Kategori arşivi: Kitaplar

MODERN HUKUK SÖZLÜĞÜ

ÖNSÖZ

Fransızca her ne kadar XIX’uncu yüzyıldaki bir numaralı diplomasi ve uluslar arası ilişkiler dili olma (lingua franca) özelliğini günümüzün evrensel dili İngilizceye bırakmışsa da, yine de uluslararası bir dil olma niteliğini sürdürmektedir. Bu bağlamda, Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin İngilizceyle birlikte ikinci, Avrupa Toplulukları Adalet Divanının ise yegane resmi dili olduğu, ayrıca BM’in resmi dilleri arasında yer aldığı ve Frankofon ülkelerin sayısının 50’yi bulduğu hatırlanmalıdır. Ülkemizin idarî yargı sisteminin tamamen Fransa’dan etkilenmiş olması ve bazı kanunlarımız üzerinde Fransız ve İsviçre mevzuatı etkisi, Fransızca’yı Türk hukukçuları açısından özellikle önemli kılmaktadır.

Bu eserin Fransızca-Türkçe bölümünü 2002 yılında yayınlamıştım. Bu mütevazi çalışmaya ilişkin aldığım olumlu geri bildirimlerin verdiği motivasyonla geçen on yılda bu bölümü genişlettim. Ayrıca, uluslararası hukuk alanındaki deneyimlerimin ışığında uzun süren bir çaba ve emekle Türkçe-Fransızca bölümü hazırladım. Bu özelliğiyle Türkçe’de ilk defa Fransızca’dan Türkçe’ye ve Türkçe’den Fransızca’ya bir hukuk sözlüğü tek bir cilt olarak yayınlanmaktadır. Okumaya devam et

ANAYASA MAHKEMESİ ve AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU ve UYGULAMASI

 ÖNSÖZ


İnsan hakları ihlallerine maruz kalan veya kaldığını düşünen bireylerin haklarını elde etmeleri ile gerektiğinde zararlarını tazmin etmelerine yarayan ulusal veya uluslararası bir mekanizma olarak bireysel başvuru, insan haklarının korunması ve geliştirilmesinde önemli işlev gören bir kurumdur.

Türkiye’de anayasal bireysel başvuru yolu 23 Eylül 2012 tarihi itibariyle, bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine işlerlik kazanmıştır. Ancak bölgesel insan hakları hukuku çerçevesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) bireysel başvuru yolu 1987 yılından beri kullanılmaktadır. AİHM’ye ülkemizden yapılan başvuruların miktarı ve başvurucuların talepleri doğrultusunda verilen ihlal kararlarının sayısı göz önüne alındığında, bu konuda başvurucuların hayli başarılı olduğu gözlenmektedir. Dolayısıyla Türkiye ulusal bireysel başvuru yoluna bu önemli uluslararası deneyimle geçmektedir.

Almanya ve İspanya gibi ülkelerde bireysel başvuru yolu, anayasalarda yer alan temel hak ve özgürlüklerin korunması konusunda önemli bir rol oynamaktadır. Ancak anayasa değişikliği ve kanun gerekçelerinde bireysel başvurunun Türk hukuk sistemine yansıtılmasının temel nedeni, Türkiye’den AİHM’ye giden başvuru sayısınının azaltılması olarak ortaya konulmaktadır. Bireysel başvurunun uygulamada olumlu yan etkilerinden birisi AİHM’ye başvuru sayısını azaltmak olsa da bu yolun başlı başına bir temel hak ve özgürlükleri koruma mekanizması olarak görülmesi ve işletilmesi, etkin bir koruma mekanizması haline gelmesi açısından önem taşımaktadır.

Anayasa Mahkemesi Kuruluş Kanununun ve İçtüzüğünün bireysel başvuruya ilişkin hükümlerinin incelenmesi, AİHM teşkilatlanması ve içtüzüğünün bu hükümler üzerinde belirgin etkisini ortaya koymaktadır.

AİHM gelecekte, hiç de arzu edilmeyecek şekilde, ulusal bireysel başvuru yolunun tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu teşkil etmediği kararı vermedikçe, bireysel başvurucu, AİHM’ye başvuru yapmadan önce Anayasa Mahkemesine başvurmak zorundadır. Ancak Anayasa Mahkemesinin kararından tatmin olmamışsa AİHM yolu açıktır ve muhtemelen de kullanılacaktır. Her hâlükârda Anayasa Mahkemesinin, önüne gelen başvuruları incelerken temel yol göstericisi ve referansı AİHS hükümleri ve AİHM içtihatları olacaktır. Okumaya devam et

ANAYASA MAHKEMESİ ve AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU ve UYGULAMASI KİTABINA AİT CD İÇERİĞİ

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU FORMLARI VE İLGİLİ MEVZUAT

  • GERÇEK KİŞİLER İÇİN BAŞVURU FORMU
  • TÜZEL KİŞİLER İÇİN BAŞVURU FORMU

MEVZUAT

  •  ANAYASA
  •  ANAYASA MAHKEMESİ’NİN KURULUŞU VE      YARGILAMA USULLERİ HAKKINDA KANUN
  •  ANAYASA MAHKEMESİ İÇ TÜZÜĞÜ

AİHM’ye BAŞVURUYA İLİŞKİN FORMLAR VE İLGİLİ MEVZUAT

  • AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE BAŞVURU FORMU
  • AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NE BAŞVURMAK İSTEYENLER İÇİN AÇIKLAMA
  • YETKİ BELGESİ FORMU  Okumaya devam et

Hukukçu ve Yöneticiler İçin MEVLANA BİLGELİĞİ

Ölüme ve hayata, zamana ve tarihe yenilmeyen evrensel bilge Mevlânâ’nın birçok konudaki bilgelik mücevheri düşünce ve bilimsel öngörülerini daha önce duymuşsunuzdur.

Ancak onun, insan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, yolsuzluk ve rüşvet, terör, kamuda iyi yönetim, etik ilkeler, stratejik düşünce gibi konuları da günümüze ve geleceğe ışık tutacak şekilde ele aldığını biliyor musunuz?

2011 Aralık ayı içinde çıkan eserde, evrensel hukuk, çağdaş yönetim ilkeleri ve stratejik düşünce açılarından da, Mevlânâ’nın sonsuz bilgelik okyanusundan çıkartılabilecek sayısız inci ve parlak ilhamlar olduğunu göreceksiniz. Aşağıda yer alan Giriş bölümünün esere ilişkin genel bir fikir vereceğini düşünmekteyim. Okumaya devam et

İnsan Hakları

İnsan Haklan; “İnsanın doğasından kaynaklanan, bireylerin insan olma sıfatı dolayısıyla, insanlık onurunun gereği olarak sahip olduğu ve hiçbir iktidarın tanımasına ve korunmasına bağlı olmayan, diğer bir anlatımla Devletler ve iktidarlar tanımasa da, saygı göstermese de, yine varlıklarını devam ettiren, niteliklerini kaybetmeyen ve Devletin saygı göstermesi, karışmaması yanında, gerçekleşmesi için çaba göstermesi de gereken tüm hak ve özgürlükler” olarak tanımlanabilir.

10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler insan Hakları Evrensel Bildirisi’nin ilanıyla birlikle, İnsan Hakları Devletlerin içişi olmaktan çıkmış ve evrenselleşmiştir. Bu bildiri, devletleri hukuksal hiç bir yükümlülük altına sokmamakla birlikte, Birleşmiş Milletlerin içinde ve dışında bir çok sözleşmeye ilham kaynağı olmuştur. Gerçekten, bu tarihi bildiriyi Çocuk Haklan Bildirisi gibi başka Bildiriler ve anılan bildiride yer alan hakları hukuksal güvenceye kavuşturmayı amaçlayan, gerek BM çerçevesinde gerekse Avrupa insan Hakları Sözleşmesi gibi bölgesel düzeyde Sözleşmeler izlemiştir. Günümüzde, geniş ve zengin bir uluslararası insan hakları mevzuatı oluşmuş, yeni ve bağımsız bir hukuk dalı, “İnsan Haklan Hukuku” ortaya çıkmıştır. Okumaya devam et

T.C. Anayasası ve İnsan Hakları

Çağdaş Devletlerde, anayasal kurumlar ve politikalar hukuk kurallarına tabidir. Kurumların örgütlenmesini ve işleyişini belirleyen bu kurallar vatandaşlar kadar siyasi erki kullananlar için de uyulması mecburidir. Anayasal kurum ve politikalara uygulanan bu hukuk kuralları bir devletin anayasasını oluşturur.

Modern Türkiye’nin halen yürürlükteki Anayasası bilindiği gibi 1982 tarihlidir. “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4709 Sayılı Yasa” ile 1982 tarihli T.C Anayasasında gerçekleştirilen kapsamlı ve önemli değişiklikler, Anayasanın son şeklini içeren doğru ve kullanışlı bir metnini hazırlayarak yayınlama düşüncemizi ortaya çıkarmıştır.

Değişiklik teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Grubu bulunan Siyasî Partilerin eşit şekilde temsil edildiği Partilerarası Uzlaşma Komisyonunca hazırlanmıştır. 37 maddelik teklifin 34 maddesi kanunlaşmış, Cumhurbaşkanı tarafından referanduma sunulan 86. madde ise, 4720 sayılı yasa ile yeniden düzenlenmiştir.

Sözkonusu değişiklikler bağlamında; Okumaya devam et

Uyuşturucu Maddeler ve Suçları


Uyuşturucu madde kavramı, çeşitleri ve etikleri.

Alışkanlık, itiyat, iptila, bağımlılık, yoksunluk ve tolerans kavramları.

İstatistiklerle dünyada ve ülkemizde uyuşturucu maddeler sorunu.

Avrupa ülkeleri mevzuatlarının karşılaştırmalı incelemesi

Öğreti ve uygulamada uyuşturucu madde suçları.

Adli Tıp açısından uyuşturucu maddeler sorunu.

Uyuşturucu madde suçlarına ilişkin en son Yargıtay İçtihatları (1992-1997)

Uyuşturucu Maddelerin Murakebesi Hakkında Kanun

Uyuşturucu Maddelerle ilgili Kanun

Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun

1961-1971-1988 BM Sözleşmeleri ve Diğer ilgili mevzuat

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Uygulaması

Çağımızda, bir ülkenin uygarlıktaki yeri maddi ilerlemesi yanında, insan haklarını güvence altına alması ve gerçekleştirmesi derecesi ile de ölçülmektedir. Hatta günümüzde insan hakları, siyasal meşruluğun temel ölçütü haline gelmiştir. Devlet, bu haklara dayandırılmalı ve bütün uygulamalarında bu hakları gözetmelidir. Sözkonusu hakların ihlali durumunda ise, bireylere uygun ve yeterli hak arama olanağı sağlanmalıdır. Hiç kuşkusuz bu konuda temel rol ve görev yargı organları ve hukukçular başta olmak üzere uygulamacılarındır.

Bilinmelidir ki, insan hakları, bazen yanlış olarak sunulduğu gibi, ‘ayrılıkçı’ ve istikrarsızlaştırıcı ‘marjinal’ talepler değil; aksine, fertlerin ve toplumsal grupların birarada yaşama iradesini birleştirerek genel bir hoşgörü, uzlaşı ortamı ve iç barış yaratan bir ‘üst’ değerdir.

AİHS hükümlerinin açıklanmasını AİHM’nin somut durumlarda sözkonusu hükümleri yorumlama ve uygulaması çerçevesinde ele alan eserin ilk baskının büyük ilgi görmesi ve kısa sürede tükenmesiyle birlikte bu yeni baskı gündeme geldi. Okumaya devam et

Kara Ekonomi ve Aklama Suçu

Kayıtdışı ekonominin bir kesimini oluşturan kara ekonomi, başta uyuşturucu kaçakçılığı olmak üzere, olağanüstü tutarlarda karapara doğuran genelde sınıraşan çok sayıda suç faaliyetini içerir. Bunu izleyen aşamada ise, karaparanın yasallaştırılmasına imkân veren aklama işlemi devreye girmektedir. Aklanan suç gelirleri, yine kazanç sağlayıcı suç faaliyetlerinde kullanılarak, birbirini besleyen bir suç-kazanç zinciri sarmalı halinde, sosyal, ekonomik ve demokratik yapıları da tahrip eden kara ekonomiye altyapı oluşturmaktadır.

Dünya kara sandığının tutarı 1 ilâ 2 trilyon dolar arasında tahmin edilmektedir. Bu para vasıtasıyla ve özellikle yolsuzluk, şantaj, haksız rekabet gibi metotlarla kamusal hayatın ve malî dolaşımların denetimi yoluyla, sınıraşan suç örgütleri 21. yüzyıla damgasını vuracak küresel bir kabus olma yolunda ilerlemektedir. Günümüzde, küreselleşen kara ekonomi içinde para aklama, sınıraşan örgütlü suç faaliyetlerinin doğal bir boyutu haline gelmiştir. Artık, mafyalar daha hızlı ve daha beyaz yıkamaktadır. Okumaya devam et

Karaparanın Aklanması ve Suçları

Karaparanın aklanması suç tarihi kadar eskidir. Devletin ve yasa uygulayıcıların dikkatini çekmemesi için paranın kaynağını gizlemek gerekir. Para, yasal ticari girişimlere aktarılabilmek için önce “aklanmak” zorundadır. Ayrıca tekrar uyuşturucuya yatırım yapma gibi yasadışı ilere aktarılabilmesi içinde önce aklanması gerekir.

Dünyada her yıl, suç örgütleri tarafından uyuşturucu kaçakçılığı başta olmak üzere diğer yasadışı işlerden elde edilen milyarlarca dolar, çeşitli ve karmaşık yöntemlerle aklanmakta yani temiz ve yasal bir para gibi mali sisteme sokulmaktadır. Bu paralar, daha sonra yeniden uyuşturucu ticareti ve diğer organize suçlara yatırılmakta; bu para sayesinde suçlular politik ve ekonomik sisteme nüfuz etmektedir.

KİTABIN İÇERİĞİ

Karaparanın Hukuki, mali, ekonomik aktüel boyutları ve ilgili mevzuat.